21 Temmuz 2012 Cumartesi

ENGİN GÖNÜLTAŞ İLE FUTBOLA DAİR SÖYLEŞİ


Türk futbolunun ender yetiştirdiği ve futbola tamamen gönül vererek hizmet eden hem de her kategorisinde kulüp ve renk ayırımı yapmadan mazisinde bir çok başarılar bulunan Feriköyspor Kulübünde yöneticilik görevinde bulunan Engin Gönültaş ile kısa bir sohbet ettik.
Engin Gönültaş Kimdir?
1963 İstanbul doğumlu aslen Kırklarelili olan yaklaşık 24 yıllık evli, Ekim adında bir erkek evlada sahip, İstanbul da ticaretle uğraşan 15 farklı sektörde kurumlaşmış iki holdingin bayiliğini yaptı. Feriköyspor Kulübünde yönetici olarak 12 nci senesini doldurdu. Sırasıyla Çorluspor ve Tekirdağspor, kulüplerinde de yöneticilik görevlerinde bulundu. Şuanda Kırklarelispor Kulübünde fahri yöneticiliğini de yapmakta.

Feriköyspor, benim ikinci evladım gibidir.
Ticaret anlayışım açısından isteklerime ulaşmış durumdayım. Futbol olarak ve kulübümüz adına bu hedefe ulaşamamamın ezikliğini yaşıyorum. Eğer ki kısmet olur Allah ömür verirse yapmak istediğim ve yapamadıklarımı en kısa sürede yapacağıma inanıyorum. Şunu açıklıkla söyleyebilirim, bir insan fazla bulunduğu yerde yapmak istediklerini yapamıyorsa eğer bana göre biraz kenara çekilip yapan arkadaşlara, yapacak olan arkadaşlara müsaade etmeliler. Koltuk sevdalısı olmamalılar diye düşünüyorum. Benim için futbol hayatımı bir parçası, Feriköyspor ise benim ikinci evladım gibidir.


Feriköyspor Kulübünde yöneticilik görevim devam etmekte fakat tam aktif olarak değil, iki senedir kendimi çekmiş durumdayım. İnsanlar bir şeyler yapabilmesi için zemin hazırlamaları lazım. O zemine hem ben kendim hazır değildim hem de benimle beraber çalışan arkadaşlarım da bana o zemini hazırlayamadılar.

Feriköyspor Kulübünde 12 seneden beri bir şeyler yapmak isteyince, yapamayınca ister istemez belli bir soğuklukta araya giriyor. Onun için kendimi yenileyeyim. Toprağın nadasa bırakılması gibi kendimi nadasa bıraktım ama şu da yanlış anlaşılmasın, nadasa bıraktım derken, vermek isteipte veremediğime inandığımdan dolayı bıraktım, yoksa futboldan kopmadım. Ben her hafta 2-3 maçı birçok farklı statlarda farklı maçları izledim.

Futboldan korkunç derecede zevk alıyorum.
Nasıl zaman ayırdığıma gelirsek eğer, daha öncede dediğim gibi işi üçüncü planda tutarak futbola korkunç derece zaman ayırarak bundan zevk alıyorum. İnsanın nasıl ailesine zaman ayırdığı gibi bende amatör ve profesyonel liglere giderek kendimi yeniliyorum, yeniledikçe de mutlu oluyorum mutlu olunca da hiçbir etkende önüme çıkmıyor.

2011-2012 sezonunda Bal liginin 11 grubunu ele alırsak ki bu grupta Feriköyspor Kulübüde yer almaktaydı. Gerçek anlamda çok şanslı bir gruba düştük. Tabiki istediğimiz gibi bitmedi. Kulüp içinde futbolcuların motivasyonu, teknik direktör değişiklikleri bizlere zarar getirdi. Diğer gruplara 11 gruba oranla çok zorlu ve çekişmeli geçti. 12 Grubu yani F.Karagümrük A.Ş takımının da olduğu grupta kimin şampiyon olacağı son maçlara kadar belli değildi. Dişe diş 3-4 takım vardı. Bunlardan F.Karagümrük - Adapazarı maçını seyretme şansım oldu. 90+ dakikalarının son saniyesinde Oğuzhan’ın attığı golle F.Karagümrük takımı 1-0 yendi. Çok güzel çekişmeli maçlara sahne oldu bu grup. Onun haricinde karadeniz grubu olan 13 Grupta Sultangazispor’un da yer aldığı İstanbul’da oynanan maçları izledim. Sultangazi – Zonguldak, Sultangazi - Bartın, Sultangazi- Kozlu maçlarını seyrettim ama o gruptaki Karadeniz bölgesi takımları beni hayal kırıklığına uğrattı. Hiç umduğum gibi çıkmadı. O bölgede çok elit futbolcular var, çok kaliteli futbolculardan oluşmuşlardı ama şunu gördük takım olamamışlardı.

Çok basit bir örnek vereyim Zonguldakspor’un 1.92 boyundaki Fatih Tutar ismindeki santraforu sahaya çıktığı zaman takımda santrafor özelliğine sahip bir futbolcunun maç esnasında sahada kaybolup gittiğini gördüm.

Kırklarelili oluşum dan dolayı Kırklarelispor’a tüm bilgi birikim ve tecrübemle faydalı olmaya çalışıyorum.
Hatırlarsanız Kırklarelisporumuzun 3 lig terfi maçları için sizinle Düzce’ye Kırklarelispor maçına gitmiştik devamında İstanbulda Beylerbeyliği stadındaki Çenesuyu Plaj yolu ile final maçında ve sonrasındaki bir çok karşılaşmada yine destek vermiştik. Bu sezonda çok değerli teknik direktör ve kulüp başkanlarımızla Tff 2 ligde oynanan Körfez belediyesi – Kırklarelispor maçında tribündeki yerimizi aldık. Kırklarelisporumuzda fahri olarak yöneticiliğimizin yanı sıra ben zaten gönülden kırklarelisporumuzla birlikteyiz. Tüm bilgi birikim ve tecrübemle faydalı olmaya çalışıyorum. İstanbul da oluşum Kırklareli'ne uzak olmam tabi tam anlamıyla faydalı olmamda zorluklar yaşıyorum. Benden istenilen bana sorulan her durumda yardımcı olmaya çalışıyorum.

Öncelikle Volkan Can başkanı, sonrasında Teknik direktör Bilgin Erdemi tebrik etmek istiyorum.
Ben bir kulüp başkanı olsaydım takımı 1. Amatör kümeden alıp, profesyonel lige çıkartıp sonrasında 2 lige çıkaran bir hocayı acaba diyorum o şansı bir daha o hocaya verirmiydim. İlk etapta profesyonele çıkınca belki verirdim. Sonrasında hedefli bir takım yaptıktan sonra hocaya o şansı ben şahsım adıma söylüyorum vermezdim. İşte bu durumda Volkan Can başkanı tebrik ediyorum. Başkan öyle bir inanmış ki Bilgin Erdem hocasına, bakın Bank Asya şansını Körfez Belediye maçında bir gol bulmuş olsa alacağı 3 puanla Fetiyespor yerine play-offa gidecek belki de Bank Asyada oynayacaktı. Her zaman için söylemişimdir. Genç başkanların, genç teknik direktörlerin böylesi başarısı benim gibi Kırklarelili insanları mutlu ediyor. İşte bende böylesi başarıyı Feriköy camiasında yaşarım. Allah'ım inşallah başarıyı yakalamak bana da nasip eder.

Başarıyı yakalamak çok güzel bir duygu, çünkü futbol nerde biz oradayız.
Yine laf lafı açıyor konuştukça aklıma geliyor. Hiçbir bağım olmamasına rağmen Ayazağalı dostlarımı orada yalnız bırakmamak için Ayazağasporun profesyonel lige layık olduğuna inandığımdan ben ailemi alıp 1 hafta Ayazağasporla yatıp ayazapasporla kalktım. Ayazağaspor’un Eskişehir’deki Göztepe maçını 5.000 kişi arasında izleme şansım oldu. Trilyonluk Göztepe takımının Ayazağaspor karşısında yapmak istediklerini ama yapamadıklarını ve elenmesini gördük biz orada. Onun için futbolda bir takım da yöneticilik yapması önemli değil. Dostlarını birde inandığı yerde kulübün arkasında durum devam etmesidir.

Bir örnek vermek gerekirse eğer, F.Karagümrük takımın maçlarına gidip seyrettiğim zaman zevk alıyordum, çünkü elit takımları vardı. Kaliteli futbolcuları vardı. Şunu da söyleyeyim Amatör bir takımdan hangi futbolcu hangi mevkide oynuyor ismine kadar bilebiliyorum. Nereye gitse örneğin A. Kulübünden B kulübüne gittiyse, ben gittiği takımda yine onu gidip izlemekten zevk alıyorum.

Her şeyden önce dostluk
Bu yüzden futbolun içinde Her şeyden önce dostluk, sonra dürüstlük, sonra beşeri ilişkiler bizi bu duruma getirecek. Son olarak yine daha önce de değim gibi Allah nasip ederse tek başıma değil dostlarımla , futbolun içinde olan camiayla doğru arkadaşlarla bir şeyler yapacağız inşallah.
Amatörün Dünyasına da senin aracılığınla teşekkür ediyorum kapılarını bana açtığı için. İlerleyen günlerde tekrar neler yapacağımızı hepbirlikte görme şansına ulaşabileceksiniz.

Röportaj : Yüksel Cırt

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder